YORUM | BÜLENT KORUCU
Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş suikasti, MHP’yi tarihinin en büyük açmazıyla karşı karşıya getirdi. Lazer ışığı ile oynatılan kediye döndü. Genel Merkez yöneticileri, suskunluklarıyla şüpheleri üzerine çektikten sonra, becerikli ve organize bir el tarafından delil manyağına çevrildi. Her an bir yerden yalanlanması imkansıza yakın deliller kamuoyuna paylaşılıyor. Bu paylaşımlar hem delilin buharlaştırılmasını önlüyor hem de cinayeti örtbas etmek isteyeceklerin cesaretini kırıyor. Değirmen çalışıyor ve oradan bir şey kapmak üzere hamle yapan elini, kafasını kaptırıyor.
MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un yanında gözaltına alınan Tolgahan Demirbaş olayına mercek tuttuğumuzda söylediklerim netleşecek. Katillerin Ankara içinde ulaşımını sağlayan Demirbaş, bir rivayette güvenlik kameraları bir rivayette telefonu takip edilerek Kılavuz’la birlikteyken yakalanıyor. Onu almaya Ankara Emniyet Müdür yardımcılarından biri gidiyor. Bu bilgi bile neyle karşılaşacaklarını bildiklerini ve hazırlıklı gittiklerini gösteriyor. Direniş görünce üstlerini arıyor ve geri adım atmama talimatını uyguluyorlar.
Olcay Kılavuz’un ‘siz gidin sahipleriniz gelsin’ meydan okumasına rağmen şüpheliyi getirin talimatını veren üst kimdir? Normal hiyerarşide Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz ama Kılavuz’un neredeyse her hafta görüştüğü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun devrede olmaması düşünülemez. Sinan Ateş’le halef-selef olan Kılavuz’un polislere karşı özgüven patlamasının sebebi bu ikiliyle yakın ilişkisi. Onlarsa yaklaşan fırtınayı gördüler ve önünde duramayacaklarını anlayarak MHP’li vekili sattılar. Ya da daha üstten biri devreye girdi. O üst ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olabilir.
Erdoğan, seçim arefesinde tek oyun hesabını yaparken Devlet Bahçeli ve partisinin yıpranmasına, itibar ve oy kaybetmesine neden razı olsun? Üstelik ortaklar arasında güven bunalımına yol açmayı göze alsın. Kuvvetli senaryo, Erdoğan’ın yine korkularından vurulması. Bahçeli’nin kendisine ihanet edeceği ve en ihtiyaç duyduğu anda yüzüstü bırakacağına dair bilgilerle ikna edilebilir ancak. Söz konusu hikayeye inanması içinse MİT Başkanı Hakan Fidan tarafından anlatılması lazım. Daha büyük zararlardan kurtulmak adına küçük kayıplara pekala demek akıllıca görünüyor. AKP’lilerin, ortaklarını savunmaması hatta Bursa İl Başkanı’nın taziyeye gönderilmesi de bu ihtimali kuvvetlendiriyor.
Cinayetin, Çukurambar’da işlenmesi tuzağın ilk adımı. Türkiye’de sivil polis ve güvenlik kamerası yoğunluğu en yüksek bölgelerin başında geliyor. Burada ancak yakalanmak üzere cinayet işleyebilirsiniz. Şüphelilerden birinin Olcay Kılavuz’un yanına gitmesi ikinci adım. Ankara Emniyetinden salıverilmesi ise en büyük zoka. Gözaltında kalsa hatta tutuklansa böylesine etkili olmazdı. MHP önce donakaldı, sonra da panikle kendini kamyonun altına attı.
MHP yönetimini bir numaralı şüpheli haline getiren bilgi paylaşımlarına baktığımızda organize ve güçlü bir yapının varlığı fark ediliyor. Tetikçilerin çakarlı araçlarla iki özel harekat polisi tarafından getirilirken Mehmetçik Benzin İstasyonunda çevirmeye yakalanmalarından, Tolgahan Demirbaş’a kadar Ankara ve İstanbul’dan sistemli bilgi paylaşımı yapılıyor. Bunu göze alacak ve başaracak tek yapı İstihbarat Başkanlığı yani Hakan Fidan.
Devlet içindeki iktidar mücadelesinin üç ayağı var: MİT, Emniyet ve TSK. Emniyet, bilhassa 15 Temmuz tasfiyelerinden sonra tamamen Ülkücü kadrolarla dolduruldu. Türk Silahlı Kuvvetleri, Hulusi Akar’ın çiftliğine dönüştü. İstihbarat Teşkilatı ise imkanları genişletilmiş biçimde Hakan Fidan’ın elinde. Akar-Fidan ikilisinin birlikte hareket ettiği biliniyor. Onların mutlak iktidarının önünde bir buçuk engel var. Biri emniyet buçuk ise Şenkal Atasagun.
Devlet Bahçeli’nin başdanışmanı olarak MHP Genel Merkezi’nde oturan MİT eski Müsteşarı Atasagun, Fidan’ın Teşkilattaki hakimiyetine gölge düşürüyor. Fidan, MİT’e çıkma yaptı, kat attı, boyayı sıvayı yeniledi ama binayı yıkıp yeniden yapamadı. Bir anlamda paralel ama daha zayıf derin devlet oluşturdu. General Şahap Atasagun’un oğlu Şenkal ise temelde ve taşıyıcı kolonlarda etkin olan ekibin parçası. Sinan Ateş Cinayeti bir taşla birkaç kuş vurabilme kapasitesine sahip.
Süleyman Soylu en çok kaybedenlerden. Kankası Olcay Kılavuz üzerinden şüpheliler listesine girdi. Olayı yönetip kapatmayı başaramadığı için Bahçeli’nin güvenini yitirdi.
‘Bilge lider’ Devlet Bahçeli karizmayı fena çizdirdi. Büyük krizleri yönetme kapasitesi olmadığı ortaya çıktı. Arka bahçesine dönüşen polis gücüne yönelecek tasfiye operasyonuyla devlet içindeki mevcudiyeti önemli ölçüde zayıflayacak. Sırf AKP’yi hatta Yavuz Bahadıroğlu gibi bir yandaşı eleştirdi diye Ocak Başkanı’nı görevden alıp öldürten lider pozisyonuna düştü.
Şenkal Atasagun, Derin Devlet’in temsilcisi olarak oturduğu koltuğun hakkını veremedi; Bahçeli’yi koruyamadı. Kapattığı köşeden, Teşkilat’tan golü yedi.
Erdoğan, biraz daha fazla Hakan Fidan’a mahkum hale geldi. Yumurtaları tek sepete doldurmak zorunda kalacak. Psikolojik olarak da Bahçeli’nin bileğini bükebilmiş bir muhatap var artık karşısında.
Susurluk, kendini derin devlet zanneden aparatlara verilen bir ders, had bildirmeydi. Mehmet Ağar ve ekibine sınırları hatırlatıldı. Ardından ödül sayılabilecek bir cezayla dosya kapatıldı. Orada da anında Abdullah Çatlı’nın kimliği, hakkındaki bilgiler kamuoyuna servis edildi. Haluk Kırcı’nın düğün fotoğrafıyla son darbe vuruldu. Sinan Ateş Operasyonu ise güç dengelerinin değişmesi ve kartların yeniden karılması potansiyeli taşıyor. Ama bunu söylemek için henüz erken. Önce karşı hamleyi görmemiz gerekiyor…