Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın giderek yoğunlaşan kriz çıkarma çabalarını nasıl okuyorsunuz? Son günlerin en popüler sorusu bu. “İflas eden işyerini sigortadan para koparmak ya da alacaklıları oyalamak için yakıyor.” Genel yaklaşım bu yönde. Buna katılmakla birlikte elinde benzin bidonuyla yakalandığını ve farklı senaryoların da mümkün olduğunu düşünüyorum. Hatta bence aynı anda birden fazla etken rol oynuyor.
Giriş cümlemden anlaşılacağı üzere bu seçeneği mümkün görmekle birlikte başarısızlığa uğrayacağı kanaatindeyim. Bu at bir yıl önce kazanabilirdi ama şimdi çok büyük yaraları var. Merkez Bankası başkanlarını (Levent Kenez’in dediği gibi) mevsimlik işçi statüsünde çalıştıran bir liderden söz ediyoruz.
Başkanlık sistemiyle birlikte bütün kurum ve kişileri sıfırlamak Erdoğan’ın harakirisiydi. Günahı paylaşabileceği bütün keçileri mezbahaya gönderdi. Üstüne üstlük, çok maaşlı bürokratları, bol ihaleli yandaşları ve Saraydaki lüks hayatı ayyuka çıktı. Bu saatten sonra dış güçler ekonomimizi hedef aldı masalını daha az kişiye dinletebilir. Ki anketler de bunu söylüyor. Faizi talimatla indirip dövizi patlattığın hafta, bir de en büyük müşterilerini sudan bahanelerle dükkandan kovarsan, elinde benzin bidonuyla yakalanmış olursun.
Erdoğan, halkı değil rejimini her şeye rağmen finanse eden uluslararası aktörleri tehdit ediyor denilebilir. Tefeci faiziyle borçlanan bir ülkenin batmasını en son onlar ister. Hele de yüklü miktarda yatırım yapmışlarsa… Fakat, Türkiye’yi alacaklarını ödeyemez hale getirenin bizzat Erdoğan olduğunu anlayacak verilere sahipler. Şantaj silahı ters tepecek gibi duruyor. Elçilerini kovduğu ülkelerden para beklemek ham hayal bile değil.
Olasılığı yüksek ikinci senaryo, Erdoğan’ın ülkeyi içe kapatıp Kuzey Kore’ye çevirme niyeti. Hiç kuşkusuz böyle bir ülke hayal ediyordur ancak fazla şansı yok. Taliban’ın dışa açılmaya çalıştığı bir dünyada Türkiye’yi demir perdeyle çevrelemek mümkün değil. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Sovyetlerin payına düşerek dışa kapanan ülkeyi, 2021’de mezarından kalksa Kim Il Sung dahi kuramaz. Refah ve özgürlüğü bir kere tadan halkı aksine ikna etmek zor. Kabil’de yaşayan birinin röportajında şunları dinlemiştim: “Başkent diğer şehirlerden çok farklı, Taliban taşrada kısa sürede sağladığı hakimiyeti burada kuramıyor. 20 yıllık ABD ve NATO işgali insanları görece özgürlük ve refahla tanıştırdı. İnternetin de katkısıyla başka bir hayatın mümkün olduğunu fark ettiler. Ve pasif de olsa direniş var. Taliban da bunun farkında.”
Bence olasılığı en yüksek senaryo Erdoğan’ın psikolojik sorunları. Bir uyuşturucu müptelası gibi kriz bağımlısı portresi çiziyor. Hayatı bir savaş olarak algılayıp, her dediğine tereddütsüz uyanlar dışında herkesi düşman kategorisinde kodluyor. Buna psikiyatrlar hezeyan diyor. Çevresindekilerin bunun parçası haline gelmesi ise paylaşılmış hezeyan. İnsanlar bazen telkinlerini dinlesin diye bazen korku ya da çıkar endişesiyle hezeyanlara hak veriyor. Bir kısmı zamanla hikayeye inanıyor ve hezeyanı paylaşıyor. Büyük çoğunluk tehlikeyi görüyor ancak konuşamıyor zira anında düşman listesine yazılıyor. Hiç kimseyi bulamazsa kendisiyle cedelleşiyor; söylediklerini başkası söylemiş, yaptıklarını başkası yapmış gibi çelişkilere düşüyor. Yalanı çok rahat söylüyor, eylem ve icraatlarını inkar ediyor. (Yatay-dikey mimari açıklamaları tipik örnek) Bu noktada hezeyandan ziyade psikopat silüeti beliriyor.
Sadece Saray ahalisi değil uluslararası aktörler de işlerine geldiği müddetçe bu hezeyanı paylaştı. “Aslansın, kaplansın!” deyip göç dalgasının başına jandarma diktiler. Türkiye’de yatırımları bulunan şirketlerini korumak için hukuksuzluklarını görmezden geldiler. Hezeyan tedavi edilmezse kanser gibi yayılan bir hastalık. Bir zaman sonra pışpışla mesafe alınma imkanı kalmıyor. Erdoğan o sınırı 10 ülkenin büyükelçisini “persona non grata” ilan ederek aştı. Zaten Yunanistan sınırına örülen fiili ve psikolojik duvarla göçmen akını minimize edildi.
Erdoğan için deniz bitti. Ne fiziki ne de psikolojik sağlığı açtığı cephelerde savaşmaya imkan veriyor. Son noktada benim olmayacaksa kara toprağın olsun diye her tarafı ateşe verme ihtimali var. Bürokrasi ve uluslararası destekçiler elindeki benzin bidonunu boşaltmaya uğraşıyor. Ancak kendisini yakacak kadar yakıt bırakıp ateşlemesini bekliyorlar.